Oku-Yorum

İçimizdeki Şeytan Romanı Üzerine

Sabahattin Ali’nin en etkileyici eserlerinden biri olan İçimizdeki Şeytan, okuyucusunu derinden etkilemeyi başarmış önemli bir eserdir. İçimizdeki Şeytan konusunu severek evlenen Ömer ve Macide’nin fikir çatışması ve hayata bakış açılarındaki farklılıklar nedeni ile ayrılığa nasıl gittiklerinden alır. Sadece etkileyici içeriği ile değil İçimizdeki Şeytan karakterlerinin sahiciliği ile de okurundan tam not almayı başarmıştır.

İçimizdeki Şeytan Özet

Romanın ana kahramanı olan Ömer, bir gün vapurda üniversiteden arkadaşı Nihat ile sohbet ederken bir kız görür ve görür görmez bu kıza âşık olur. Ömer oldukça yakışıklı, kumral saçlı ve beyaz yüzlü bir delikanlı, Nihat ise Ömer’e göre daha zayıf ve ufak tefek bir gençtir. Kendisine söz geçiremeyen Nihat, bir an evvel bu kız ile tanışmak istemektedir. Kızla konuşmak için yanına yaklaşırken beklemediği bir şey olur. Kendisine seslenen biri vardır. Sesin sahibi uzaktan akrabası olan Emine Hanım’dır ve bu kadın Macide’nin yanındadır. Ömer’in beklediği fırsat ayağını gelmiştir, Emine Hanım Ömer’i beğendiği kız olan Macide ile tanıştırır.

Macide’nin Yeni Hayatı

Peki, Macide ile Emine Teyze’nin yakınlığı nereden gelmektedir? Müziğe olan yeteneğinden dolayı Balıkesir’den İstanbul’a eğitim almak için gelen Macide, altı aya yakın süredir Emine Hanım’ın yanında kalmaktadır.

Macide güzel olduğu kadar da zeki ve yetenekli bir genç kızdır. Öyle ki daha ilkokul sıralarındayken müziğe olan yeteneği ile musiki hocaları Necati Bey ve sonra Bedri Bey’in dikkatini çekmiş, daha o yıllarda yeteneği ve güzelliği ile her yerde fark edilir olmuştur. Macide’ye İstanbul yolu ise Emine Hanım’ın misafirlik için gittiği Balıkesir’de Macide’nin anne ve babasını razı etmesi ile açılır.

Emine Hanım’ın Şehzadebaşı’ndaki evinde pansiyoner olarak kalan Macide, bu evde altı ayını doldurmuştur. İstanbul’a geleli çok olmadan Macide’nin babası hayatını kaybeder ve bir süre sonra Balıkesir’den gelen parada aksamalar olur. Bir süre sonra da söz konusu para hiç gelmez olur. Pansiyoner olarak kaldığı Emine Hanım’ın evinde artık eskisi kadar mutlu olmayan Macide, kendisini bir sığıntı gibi hissetmeye başlar. Bu arada Ömer ile Macide arasında da bir yakınlaşma olmuştur. Sık sık görüşmeye başlarlar. Ömer ve Macide gezmeye çıktıkları bir akşam Macide eve geç kalır. Bu durum üzerine Emine Hanım tarafından hakarete uğrar ve artık evde kalamayacağını düşünerek bavulunu alarak nereye gideceğini dahi bilmeden yola koyulur. Neyse ki Ömer ayrıldıkları noktadan fazla uzaklaşmamıştır ve Macide’yi alarak Taksim’de bir pansiyona yerleştirir. Birbirlerinden ciddi manada etkilenen bu ikili artık bu pansiyonda karı koca gibi yaşamaya başlarlar.

Hayatlarına bu şekilde devam ederlerken bir yandan da geçim derdi ile uğraşmak zorundadırlar. Ömer hayatını arkadaşlarının desteği ile sürdürmeye çalışmaktadır. Öyle ki arkadaşlarının kesesinden geçinir olmuştur. Çevresi geniş olan Ömer’in çeşitli kesimlerden profesör, şair, yazar pek çok arkadaşı vardır.

Günler arkadaş toplantıları ve Macide ile o pansiyon odasında yaşadıkları ile geçip giderken bir akşam çalgılı bir eğlenceye katılırlar. Bu eğlencede piyano çalan kişi ise Ömer’in eski arkadaşı, Macide’nin ise ortaokuldan müzik öğretmeni olan Bedri’dir. Bedri’yi hatırlarsınız. Daha önce de bahsettiğimiz gibi Bedri, daha o yıllarda Macide’de ki cevheri görmüş ve onun müzik yeteneğine ve zekâsına hayran olmuştur. Bedri’nin bu iki gence hem maddi hem de manevi anlamda çok yardımı dokunur.

Ömer özünde oldukça iyi bir genç olmasına rağmen zaman içerisinde yanlış çevre edinmesinin de etkisi ile bambaşka biri olmaya başlamıştır. Ömer’in ifadesi ile o içindeki şeytanın esiri olmuş ve aslında her insanın iç dünyasında var olan ama ona karşı dirayetli durmayı başardığı şeytana dur diyememektedir. Her yaptığı yanlış harekette içindeki şeytanı suçlayan Ömer, bu şeytanın esiri olduğunun farkındadır. Durum o hâllere varır ki arkadaş çevresinin de etkisi ile Ömer bir ara tutuklanarak hapishaneye bile girer.

Ömer hapishaneden çıkacağı gün Bedri onu ziyaret eder. Bir süre sohbetin ardından Macide ile nikâhsız yaşadıklarını öğrenir. Ömer Macide’yi çok sevmesine rağmen ona iyi bir hayat sunamadığı ve içinde sürekli onu rahatsız eden, şeytan olarak nitelendirdiği o güce dur diyemediği için Macide’yi Bedri’ye emanet ederek aradan çekilir. Macide ve Bedri de düzenli ve sevgi dolu bir hayata adım atmak üzeredir.

İçimizdeki Şeytan yoruma açık bir roman olup genel çerçevede değerlendirilecek olursa İkinci Dünya Savaşı öncesi aydınlardan oluşan çevrenin bir eleştirisidir. İçimizdeki Şeytan karakterleri ve etkileyici kurgusu ile dönemin edebî zihniyetine ayna tutan efsane romanlar arasında çoktan yerini almıştır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Başa dön tuşu