Oku-Yorum

Serenad’a Dair

Zülfü Livaneli’nin Serenad’ını duymayan yoktur desek mübalağa etmiş olmayız. Üzerinden yıllar geçse de eskimeyecek olan sayılı eserlerden biri olan Serenad; müziğin, bilimin, sanatın ve aşkın bir bütün hâlinde sunulduğu eşsiz bir yapıttır. Romanda tüyleri diken diken eden bir aşk hikâyesi anlatılmasına rağmen, Zülfü Livaneli “Kitaba özellikle aşk romanı demedim. Aşkın adı çok kirletildi.” diyerek eserinin aşk romanı olmadığına yönelik düşüncelerini her fırsatta dile getirmektedir.

Serenad konusunu 60 yıl boyunca aralıksız bir şekilde devam eden bir aşktan alır. Aslında romanda asıl vurgulanmak istenen, aşkın çok yüce bir duygu olduğu ve insanların milliyetleri de dâhil hiçbir şeyin aşkın gücü karşısında duramayacağıdır.

Serenad Özet

Romanın ana kahramanı Maya, İstanbul Üniversitesinde halkla ilişkiler biriminde görevli son derece güzel, çekici ve zeki bir bayandır. Eşinden ayrılmış olan Maya, yaşamını oğlu ile birlikte sürdürmektedir.  Üniversite yönetimi Maya’dan bir gün, Maximilian Wagner adında, 82 yaşındaki bir profesörü havaalanında karşılamasını ve Türkiye’de kalacağı günler boyunca onu üniversite adına ağırlamasını ister.

Profesörle buluşmak için havaalanına giden Maya, elinde profesörün adının yazılı olduğu kâğıtla beklerken yaşını hiç göstermeyen yakışıklı bir bey kendisini Maximilian Wagner olarak tanıtır. Maya bu duruma oldukça şaşırır. Çünkü 82 yaşında bir profesörün bu kadar şık giyimli, karizmatik ve bakımlı olmasını beklemiyordur.

Daha önce 3 yıl İstanbul’da yaşayan profesör, bu ziyaretinde de o dönemde kaldığı otelde kalmak istemektedir. Maya, profesörü isteği üzerine kalacağı otele yerleştirir. Ertesi gün için profesör ile sözleşirler. Maximilian Wagner, İstanbul’da ziyaret etmek istediği bir yer olduğunu ve mutlaka sözünü ettiği yere gitmek istediğini söyler. Maya ile şoför ertesi gün profesörü almak için erkenden otele gider. Onlar profesörün İstanbul’un tarihi mekânlarını ziyaret edeceğini düşünürler ancak profesör Şile’ye gitmek istediğini söyler. Bunu duyduklarında büyük bir şaşkınlık yaşarlar ancak çaresiz Şile’ye doğru yola çıkmaya karar verirler. Bu mevsimde Şile son derece soğuktur ve oraya ulaşmaları için epeyce bir yol gitmeleri gerekmektedir. Her ne kadar gönülsüz olsalar da görevleri nedeniyle profesörü Şile’ye getirirler.

Profesör Şile’de bir sahile gelmelerini ister ve yanına kemanını da alarak arabadan iner. Maya ve şoföre de kendisini arabada beklemelerini söyler. Şile’nin Şubat ayındaki soğuğunu bilmeyen yoktur. Uzun bir zaman geçmesine rağmen profesör gelmeyince Maya profesörün olduğu tarafa doğru bakar. Gördüğü manzara karşısında oldukça şaşırır. Profesör denize doğru keman çalmaktadır. Son derece güzel olan bu müzik Maya’yı oldukça etkiler. Profesör çaldığı serenadın ezgilerini sürekli tekrar eder. Bir noktayı hatırlayamıyormuşçasına durmadan çalmaya devam eder. Bu durumu bir süre gözlemledikten sonra, Maya profesörün yanına gider ve onu eli yüzü mor, donmak üzereyken bulur. Şoför ile onu arabaya taşırlar ancak aksi gibi araba bozulmuştur ve bir türlü çalışmaz. Hemen yakınlarda bir otel olduğunu fark ederler ancak otelin kapısında duran çocuk otelin kapalı olduğunu söyler. Otelin kapalı olması çok doğaldır. Çünkü bu mevsimde Şile’ye uğrayacak insan sayısı neredeyse yoktur. Otelin kapalı olmasına rağmen bir odasına yerleşirler. Şoför Süleyman yardım çağırmak için gider. Maya da profesörü ısıtmak için bir şeyler arar. Bulduğu battaniye ile profesörü ısıtmaya çalıştıysa da işe yaramaz. Maximilian Wagner’in donmasından korkan Maya, üstündekileri çıkarıp profesörün yanına yatarak vücut ısısı ile onu hayatta tutmaya çalışır. Bu sırada yaşlı adam yıllar önce Struma gemisinde kaybettiği aşkını hatırladığından ne dediği belli olmayan ancak Struma ifadesine benzeyen sözcükler mırıldanır. Tam da bu sırada şoför Süleyman odaya girerek onları aynı yatakta çıplak bir şekilde görür. Profesör hastaneye kaldırılır. Maya ise şoförün anlattıkları ile üniversitedeki görevinden uzaklaştırılır. Nihayetinde Maya ile profesör uygun olmayan bir şekilde görülmüş ve Süleyman’ın abartılı ifadeleri onu işinden etmeye yetmiştir. Daha sonra profesör ülkesine döner. Maya bu yaşlı adamdan fazlasıyla etkilenmiştir ve onunla ilgili yeni şeyler öğrenmek istemektedir. Yaptığı araştırmanın ardından profesörün kanser olduğunu öğrenir. Maximilian Wagner’in Şile’de sahile karşı çaldığı serenaddan çok etkilenen Maya, işin aslını öğrenmek için profesöre gider ve profesörün yıllar önce yaşadığı o müthiş aşk hikâyesini öğrenir.

Struma Gemisi

Profesör kendi milliyetinden olmayan bir kadın ile evlendiği için karısı ile birlikte ülkesinden kaçmak zorunda kalmış ve bu kaçış mücadelesinde karısı tutuklanmıştır. Eşini kurtarmak için büyük çaba harcayan Maximilian Wagner sonunda karısının izine ulaşmış ve onu Struma adlı gemi ile yanına getirtmeyi başarmıştır. Ancak Struma gemisi tam limana yaklaştığında yani büyük kavuşma gerçekleşeceği sırada büyük bir patlama olur ve karısı hayatını kaybeder. Bu olayın üzerine Maximilian Wagner, karısının öldüğü yere gelerek ona serenad yapar. Karısının ölümünden sonra tek arzusu onu kaybettiği yerde onlar için büyük anlamlar taşıyan ezgileri çalarak karısına ithaf etmektir. Nihayetinde bunu başarmıştır. Ölmeden önce ise onu ziyarete gelen Maya’dan son bir dilekte bulunur. Genç kadın, profesörün isteği üzerine Maximilian Wagner küllerini getirerek Şile’de serenad yaptığı sahilden denize döker.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Başa dön tuşu