GenelOku-Yorum

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’nun Hazin Hikâyesi

Türk edebiyatının en değerli kalemlerinden birisi olan Peyami Safa’nın konusu ile insanın içine işleyen eseri Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, şüphesiz ki hangi dönemde okunursa okunsun okuyucusunda derin izler bırakmaya devam ediyor. Psikolojik tahlillerin ağır bastığı bu eser, Peyami Safa’nın kendi yaşamından da izler taşıması sebebi ile edebiyat tarihçileri tarafından otobiyografik roman olarak değerlendiriliyor.

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Özet

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu konusunu dizindeki sağlık sorunu nedeni ile sıkıntılar yaşayan kahramanın içinde bulunduğu durumdan alır. Romanın başkahramanının hayatı neredeyse hastanelerde geçmiştir desek mübalağa etmiş olmayız. Uzun süre hastalığının ne olduğu araştırılan kahramanın son tetkikler ile birlikte kemik veremi olduğu ortaya çıkar. Doktorlar sakin bir yaşam sürmesini, iyi beslenmesi gerektiğini, canını sıkacak onu üzüntüye sevk edecek durumlardan kaçınması gerektiğini öğütlerler. Ancak kahramanımızın ailesi yoksuldur ve doktorların tavsiye ettiği gibi bir yaşam sürmesi neredeyse imkânsızdır. Zaten hastalığı ile ilgili tüm detayları da annesine söyleyemeyen hasta genç, Erenköy’de oturan ve maddi durumları iyi olan bir akrabalarının yanına daha iyi şartlarda bakılması için alınır.

Evinde kalmaya başladığı akrabasının kızı olan Nüzhet’i çocukluğundan beri tanıyan genç, kendisinden dört yaş büyük olan bu kıza âşık olur. Ancak tahmin edileceği gibi bu aşkı karşılık bulmaz. Nüzhet, Dr. Ragıp adından birisi tarafından da istenmektedir. Aile bu konuda bir ikileme düşer. Çünkü Ragıp otuz beş yaşındadır ve Nüzhet’ten epeyce büyüktür. Ailenin babası kızını bu adama vermek istemese de annesi bu evliliğin olmasını istemektedir. Çocuk ile Nüzhet’in yakınlaştığını ve çocuğun Dr. Ragıp hakkında olumsuz ifadelerinin çevresini etkilemeye başladığını fark eden evin annesi gencin hastalığını bulaşıcı olduğunu ve kızının ondan mikrop kapabileceğini söyleyerek ikisinin arasını açmaya çalışır.  Hakkındaki bu tarz konuşmaları duyan genç yıkılır ve o evden ayrılma kararı alır. Ancak annesinin onu ziyarete gelmesi nedeni ile çaresiz birkaç gün daha o evde kalmak zorunda kalır.

Evin babası ile de bir yemekte Dr. Ragıp’ın Fransız hayranlığını eleştirmesi nedeni ile arası açılan genç, annesi ile evden ayrılır. Yaşadıkları hastalığını olumsuz etkiler ve bir dizi ameliyat geçirmek zorunda kalır. Hastanede genç ile Dr. Mithat ilgilenir. Bacağının kesilme riski vardır ancak doktorların çabaları sayesinde bacağını kaybetmekten kurtulur. Uzun süren hastane günlerini 9. Hariciye Koğuşu’ndaki odasında geçirir. Nihayet ameliyatlar sonucu gördüğü tedavi fayda sağlar ve bacağı kesilmeden hastaneden sağlığına kavuşmuş bir şekilde taburcu olur. Hastaneden çıktığında onu bekleyen kötü bir durum vardır. Çok sevdiği Nüzhet, Dr. Ragıp ile evlenme kararı almıştır.

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Alıntıları

Hasta gencin ruh hâlini tüm detayları ile okuyucuya hissettiren yazarın psikolojik tahlilleri oldukça kıymetlidir. Bir insanın iç dünyasını net bir şekilde anlamlandırmaya ışık tutan bu eserin alıntıları da pek çok kişinin hafızasında çoktan yerini almıştır.

“Ben belki teselli edilmeye muhtacım, fakat bunu istemiyorum, anladın mı? Ben yalan söylenmesini istemiyorum. Hem bu ne budalaca teselli! Aldandığımı anladıktan sonra daha fazla sıkılmayacak mıyım?”

“Büyük bir hastalık geçirmeyenler, her şeyi anladıklarını iddia edemezler.”

“Bazen etrafımızda o kadar esrarlı bir hadise olur ki ince teferruatına kadar bunu sezeriz, fakat hiçbir şey idrak etmeyiz; ruhumuzun içinde ikinci bir ruh her şeyi anlar, fakat bize anlatmaz, böyle korkunç işaretlerle bizi muammanın derinliklerine atar ve boğar.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Başa dön tuşu